9.SINIF BİYOLOJİ 2.DÖNEM YAZILI HAZIRLIK SORULARI
1 Aşağıdaki yapı çiftlerinden hangileri bir hayvan
hücresinde birlikte bulunabilir?
A) Ribozom – Kloroplast
B) Lökoplast – Mitokondri
C) Mitokondri – Kloroplast
D) Golgi – Sentrozom
E) Hücre çeperi – Mitokondri
2. Aşağıda verilen hücre-organel görev bağlantılarından
hangisi doğrudur?
A) Bitki – Sentrozom – İğ iplikleri üretimi
B) Bitki – Kloroplast – Glikoz tüketimi
C) Hayvan – Golgi – Salgı üretimi
D) Hayvan – Mitokondri – Oksijen üretimi
E) Bitki – Mitokondri – Glikoz üretimi
3. Ökaryot hücrelerde gerçekleşen bazı olaylar şunlardır;
I. Enerji kullanılması
II. Enzim kullanılması
III. Basit organik madde kullanılması
Bu olaylardan hangileri mitokondri ve ribozom
organellerinde ortaktır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III
D) II ve III E) I, II ve III
4. Organizma için gerekli yapısal ve işlevsel moleküllerin sentezinde ribozom organeli görev
yapar.
Aşağıdakilerden hangisinin üretiminde ribozomun
görevi yoktur?
A) Protein B) Aminoasitler C) Hormon
D) Antikor E) Enzim
5.Hücrenin yaptığı bir iş için sırasıyla ribozom,
endoplazmik retikulum, golgi ve hücre zarı görev almıştır.
Buna göre bu işin her kademesine ait görev
aşağıdakilerden hangisinde doğru sıralanmıştır?
A) Salgı – Paketleme – Taşıma – Sentez
B) Sentez – Taşıma – Paketleme – Salgı
C) Taşıma – Paketleme – Salgı – Sentez
D) Paketleme – Salgı – Sentez – Taşıma
E) Sentez – Taşıma – Paketleme – Sindirim
6. I. Destek görevi yapar.
II. Madde taşımasında enerji harcar.
III. Hücreye aşırı su girişini engeller.
Yukarıdakilerden hangileri hücre çeperinin görevleridir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III
D) I ve II E) I, II ve III
7. Prokaryot ve ökaryot tüm hücrelerde;
I. Nükleik asit
II. Klorofil
III. Ribozom
yapılarından hangileri ortak olarak bulunur?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II
D) I ve III E) I, II ve III
8. Bitkilerde fotosentez ve solunum olaylarının gerçekleştiği
organeller düşünüldüğünde,
I. Her ikisi de günün her saatinde çalışabilir.
II. Biri çalışırken diğerinin faaliyeti sona erer.
III. Birinin ürettiği maddeleri diğeri tüketilebilir.
ifadelerinden hangileri yanlıştır?
A) Yalnız I B) I ve III C) I ve II
D) II ve III E) I, II ve III
9. Yüksek yapılı hayvan hücrelerinde:
I. Ribozom
II. Lizozom
III. Golgi aygıtı
organellerinden hangileri gerçekleştirdikleri metabolik
olaylar sırasında ATP kullanır?
A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III
D) I ve III E) II ve III
10. Mitokondri taşımayan tek hücreli bir canlı için,
I. Enerji üretebilir
II. Protein sentezleyebilir
III. Fotosentez yapamaz
yargılarından hangileri kesinlikle doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III
D) II ve III E) I, II ve III
11. Canlı hücrelerde bulunan,
I. Ribozom
II. Mitokondri
III. Kloroplast
IV. Lizozom
V. Sentrozom
organellerin bulundukları hücre tipleri hangisinde
doğru verilmiştir?
Bakteri Bitki Hayvan
A) I ve IV II ve IV II, III ve IV
B) I I, II ve III I, II ve III
C) I ve V I, II ve III II, III, IV ve V
D) I I, II ve III I, II, IV ve V
E) I ve V II ve III II. III ve IV
12. Ökaryot canlıların hücre zarında,
I. DNA’nın kendini eşlemesi
II. ATP’nin sentezi
III. Aktif taşıma
olaylarından hangilerinin görülmesi mümkün olamaz?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III
D) I ve II E) II ve III
13. Aktif taşıma, pinositoz ve fagositoz olayları hücreye
madde alınmasının üç değişik şeklidir.
Aşağıdakilerden hangisi bu üç olayın ortak özelliğidir?
A) Monomer besinlerin taşınması
B) Polimer besinlerin taşınması
C) Çok yoğundan az yoğuna taşımanın olması
D) Hücre zarının kullanılmaması
E) Taşıma sırasında ATP harcanması
14. Suda yaşayan bir hücreli canlıda, bir maddenin konsantrasyonu hücre içinde çevresine
göre 10bin kat daha fazla ise hücrede hangi taşıma yöntemi gerçekleşmiştir?
A) Difüzyon B) Aktif taşıma
C) Fagositoz D) Osmoz
E) Pinositoz
15. Çok yıllık bir bitkinin yaprak hücrelerinde aşağıdakilerden
hangisinin oluşması mümkün olamaz?
A) Solunum B) Fotosentez C) Fagositoz
D) Fotoliz E) Hidroliz
16. I. Hücre zarı seçerek madde alır.
II. Özel enzim ve taşıyıcı maddeler görev alır.
III. Canlı hücreler gerçekleştirir.
Yukarıdakilerden hangisi hem aktif taşıma hem dekolaylaştırılmış difüzyon için geçerlidir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III
D) I ve II E) I, II ve III
17-Bakterilerin besin fizyolojisi yönünden pek çok özellikleri vardır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu özellikleri içerisinde yer almaz?
A) Havanın serbest azotunu tespit eder
B) Nitrifikasyon ile azot bileşiklerini yapar
C) Denitrifikasyon ile azot bileşiklerini bozar
D) Karbondioksit özümlemesini fotosentez ve kemosentez yolu ile yapar
E) Şarap ve bira endüstrisinde alkol fermantasyonu yapar
18.Organik bileşiklerce zengin olan humuslu topraklarda hangi bakteriler çoğunluktadır?
A) Faydalı bakteriler B) Çürükçül bakteriler
C) Parazit bakteriler D) Fotoototrof bakteriler
E) Patojen bakteriler
19
I. Doğal ortamda birbirleriyle çiftleşebilirler
II. Ortak atadan gelir ve benzer özellikler taşıyabilirler
III. Birbirleriyle çiftleştikleri gibi verimli döller oluşturabilirler
Yukarıda verilen üç özellik hangi biyolojik birim için geçerli olabilir?
A) Tür B) Suni sınıflandırma
C) Filogenetik sınıflandırma
D) Homolog organlar
E) Analog organlar
20.Aşağıdaki hangi sınıflandırma birimi diğer dördünü içine alır?
A) Familya B) Tür C) Takım
D) Cins E) Sınıf
21.
I. Paramesyum
II. Bakteri
III. Öglena
IV. Cıvık mantarlar
V. Trypanosoma
Yukarıda verilen canlıların hangileri aynı sınıf içinde incelenir?
A) I ve II B) IV ve V C) III ve V
D) II, III ve V E) I, III ve V
2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 2. DÖNEM
9.SINIF BİYOLOJİ DERSİ 1 . SINAVI HAZIRLIK SORULARI
A.Aşağıda verilen çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.(İlk 10 sorunun doğru cevapları beşer puandır.)
1.Aşağıda verilen vitamin çeşitlerinden hangileri suda erime özelliğine sahiptir?
a)A ve B vitamini b)B ve C vitamini c)A,D,E ve K vitamini
d)C ve E vitamini e)B ve E vitamini
2.Aşağıdakilerden hangisi DNA nın yapısında bulunmaz?
a)Adenin b)Timin c)Fosfat d)Protein e)Deoksiriboz şekeri
3.Canlı bir hücredeki;
I.Kloroplast II.Ribozom III.Mitokondri IV.Çekirdek
Gibi yapıların hangilerinde DNA eşlenmesi görülür?
a)I ve II b)III ve IV c)I,III ve IV d)I,II ve III e)II,III ve IV
4.Hücre zarının yapısına katılan glikoproteinlerin görevi aşağıdakilerden hangisidir?
a)Osmozla su alınmasını sağlamak b)Difüzyonla glikoz alınmasını sağlamak
c)Ekzositoz olayını gerçekleştirmek d)Hücreye giren yabancı maddeleri etkisiz hale getirmek
e)Hücrelerin birbirini tanımalarını ve hormonlara cevap vermelerini sağlamak
5.Hücre çeperi bulunduran ve nişasta sentezleyebilen bir hücrede aşağıdakilerden hangisi gerçekleştirilemez?
a)Sentrozomlarını eşleyerek iğ iplikleri oluşturmak b)Selüloz sentezleme
c)Glikozu parçalayarak ATP üretme d)Besin üretmek
e)Kendine özgü molekülleri sentezlemek
6.Mitokondriye ait olan aşağıdaki özelliklerden hangisi kloroplastta görülmez?
a)iki katlı zar bulundurma b)organik molekül üretme
c)Solunum enzimlerine sahip olma d)Bölünerek sayısını artırma
e)Protein sentezleme
7.Aşağıda verilenlerden hangisindeki moleküllerin hücre zarından geçişi sadece difüzyonla sağlanır?
a)oksijen ve vitamin b)amino asit ve su c)su ve sodyum klorür
d)glikoz ve karbondioksit e)Karbondioksit ve oksijen
8.Aşağıdaki yapılardan hangisi karşısında verilen olayı gerçekleştiremez?
a)Hücre zarı –koful oluşumu b)Koful –salgı üretimi
c)Çekirdek –kalıtsal özellik aktarımı d)Mitokondri –ATP sentezi
e)Kloroplast –oksijen üretimi
9.Bitkisel hücrelerde ;
I.Nişasta II.Selüloz III.Galaktoz IV.Glikojen
Gibi karbonhidratlardan hangileri üretilir?
a)I ve II b)II ve III c)II ve IV d)I,II ve III e)I,III ve IV
10.Aşağıdakilerden hangisi enzimlerin özelliklerinden biri değildir?
a)Temel yapısı proteindir. b)Hücre içinde üretilirler.
c)Hücre içi ve dışında çalışabilirler. d)Canlılığın temel maddesidir.
e)Bir enzim farklı reaksiyonlarda iş görür.
B.Aşağıda verilen soruları cevaplarını yazınız.(11,12,13,14 ve 15. soruların doğru cevapları 10 ar puandır.)
11.DNA ve RNA nın farklarından 4 tanesini yazınız.
12.Ökaryot hücre tipini açıklayarak hangi canlılarda bulunduğunu yazınız.
13.Plazmoliz nedir?
14.Karbonhidrat,yağ ve proteinlerin yapıtaşlarını ve hangi bağlarla birbirlerine bağlandıklarını yazınız.
15.Toplam 3400 nükleotit içeren bir DNA molekülünde 600 adet Adenin bulunmaktadır.Bu DNA molekülünde kaç adet Guanin bulunmaktadır?Hesaplayınız.
DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ
destek ve hareket sistemi konu anlatımı sbs,destek konu anlatımı,hareket konu anlatımı,ekol hoca konu anlatımı,ekol hoca destek ve hareket,destek ve hareket ders notları, Hareket sistemini iskelet sistemi ve kas sistemi oluşturur.
Kemiklerden oluşmuş,birbirine eklemlerle, bağlarla bağlanmış,güçlü yapıya İSKELET denir.
İskelet Sistemi
Üç çeşit kemik vardır
1- Uzun kemikler: Kol ve bacak kemikleri.
2- Kısa kemikler: Omur ve bilek kemikleri.
3- Yassı kemikler: Kalça,göğüs,kürek,kafatası kemikleri.
Elimizde kaç kemik bulunur? (cevap için tıklayınız) Kemik Çeşitleriİskelet üç kısımdan oluşur:
1- Baş iskeleti.
2- Gövde iskeleti.
3- Üyeler iskeleti
Baş iskeleti
Kafatası ve yüz kemiklerinden oluşur.Baş iskeleti,alt çene kemiği hariç oynamaz eklemlerden ve yassı kemiklerden oluşmuştur.
Kafatasında 8, yüzde 14 olmak üzere kafatasında 22 kemik bulunur.
Kafatası ve yüz kemikleri sağlam bir kutu oluşturarak beyni korur.
Gövde İskeleti
Omurga,kaburga,göğüs kemiği,omuz ve kalça kemiklerinden oluşur.
Göğüs kafesi:12 çift kaburga ve önde göğüs kemiğinden oluşur.Kaburgaların 7 çifti bir ucu omurga,diğer ucu göğüs kemiğine bir kıkırdakla bağlanır.8,9 ve 10′uncu çiftlerin uçları önde birbirine kıkırdakla,bu kıkırdakta göğüs kemiğine bağlıdır.
Göğüs kafesi,yaşamsal organlardan kalp ve akciğerleri korur.
Omurga:Omur adı verilen 33 kemikten oluşmuştur.Omurlardaki delikler omurilik kanalını oluşturur.Omurga beş bölgeye ayrılır.
Boyun bölgesi;7 omur,sırt bölgesi;12 omur,bel bölgesi;5 omur,sağrı bölgesi;5 omur,kuyruk sokumu;4 omur bulunur. Omurga kanalında omurilik bulunur.
Üyeler iskeleti
Kol ve bacak iskeleti olmak üzere iki kısımda incelenir.
Kol iskeletinde toplam 30 kemik,bacak iskeletinde toplam 30 kemik bulunur. Kol ve bacaklarda toplam 120 kemik bulunur. Kol kemikleri gövde iskeletine,köprücük ve kürek kemiklerinin oluşturduğu göğüs kemeri,bacak kemikleri de kalça kemiklerinin oluşturduğu kalça kemikleri ile bağlanır.
Kök Hücre Nedir ?
Kök hücre, işlevsel olarak farklılaşmamış, yani vücudun herhangi bir organ ya da dokusunda özel bir görev yapabilmek için tam olarak olgunlaşmamış karmaşık bir yapısı olan öncül bir hücredir. Bununla birlikte bu öncül hücre bedenin başka hücrelerine dönüşebilme yeteneğine sahiptir. Kök hücreleri, kabaca embriyolojik (ceninin erken evresi) kaynaklı veya erişkin insan bedeninden elde edilen türler olarak iki temel kısımda incelenir. Erişkin kökenli kök hücreleri insan vücudunda bulunan birçok dokudan elde edilebilmektedir ve embriyolojik kaynaklı olanlarla birlikte ortak özellikleri şunlardır: 1. Kendiliklerinden uygun bir büyüme ortamına yerleşebilirler; 2. Çoğalma yetenekleri vardır; 3. Başka tür hücrelere farklılaşıp bu türün devamı niteliğinde türler üretebilirler; 4. Kendilerini yenileyebilir veya kendi hücre topluluklarının devamlılığını sağlayabilirler; 5. Vücudun bir yerindeki zedelenmeyi takiben bu dokuyu onarabilme ve onu işlevsel hale getirebilme potansiyeline sahiptirler. Kök hücreleri başka tür hücrelere farklılaşma kapasitelerine göre 3 alt grupta incelenir: a) Sınırsız sayıda farklılaşma yeteneği olanlar (Totipotent). Bu tür hücreler ancak ceninlerin erken evresinde (embriyo) bulunurlar ve hemen her türlü vücut hücresine dönüşebilme yetenekleri vardır; b) Sınırlı sayıda farklılaşabilen, bununla birlikte organizmada birçok dokunun oluşması veya onarımı yeteneğine sahip hücreler (Pluripotent); c) Tek bir yönde farklılaşabilen hücreler (Unipotent); örnek olarak beyinden elde edilen kök hücrenin yalnızca sinir hücresine dönüşmesi verilebilir. Son iki tür hücre erişkin insan bedeninden elde edilebilirler. Kök hücreler içinde en çok bilineni ve tedavide en sık kullanılanı kan yapımından sorumlu (hematopoietik) kök hücresidir ve pluripotent bir yapısı vardır. Bu hücre, kemik iliğinin ve damarlarda dolaşan kanın hücrelerini oluşturmakla görevlidir ve buralarda bulunurlar; en fazla olarak kemik iliği, daha az olarak damarlarda dolaşan kan veya bebeğin kordon kanından elde edilebilir. Doğmamış bebeğin (cenin) karaciğer ve dalak gibi dokularında da vardır. Tarihçe Kendi kendini yenileyebilen kan hücrelerinin varlığı ilk kez 1950'li yıllarda gösterilmiştir. Bugün kullandığımız anlamdaki kök hücrenin tanımı ise 1961 yılında deney hayvanlarında yürütülen çalışmalar üzerine yapılmıştır. Kan kanseri, kalıtsal veya edinilmiş anemiler (kansızlık hastalığı) gibi kemik iliğinin tam olarak çalışmadığı bazı kan hastalıklarında kemik iliği nakilleri, doku uyuşmazlığı bulunmayan kişiler arasında uzun yıllardır yapılmaktaydı. Kemik iliği nakillerinin başarı kazanmasıyla birlikte 1970'li yıllarda kemik iliğinin bütününün değil, yalnızca onu oluşturan temel hücrelerin, yani bugünkü kullandığımız terimiyle kök hücrelerinin nakli gündeme geldi ve ilk uygulamaları umut verici oldu. Bu tarihlerden başlayarak kök hücre nakilleri giderek daha fazla uygulanmaya başladı ve ilk önceleri yalnızca kemik iliği onarımı için kullanılan kök hücreleri, az sayıda uygulama olsa da, vücudun diğer organ ve dokuları için de kullanılmaya başlandı. Embriyolojik kökenli kök hücreleri ise 1998 yılında tanımlandı, ancak bu hücreler ile yapılan uygulamalar, ahlaki boyutta karşılaşılan sorunlar tam olarak bir çözüme kavuşturulamadığı için, birçok ülkede sınırlandırıldı ya da yasaklandı. Hâlihazırda, dünyada her yıl yaklaşık olarak 15 bin kök hücre nakli yapılmaktadır. Bunların çoğunluğu erişkin insan kaynaklı uygulamalardır. Kök Hücre Nasıl Elde Edilir? Daha önce değinildiği üzere erişkin insan bedeninde yer alan çeşitli organ ya da dokulardan kök hücre elde edilmesi olanaklıdır. Damarlarda dolaşan kandan kök hücre elde etmek için; kişiye bazı ilaçlar verilerek kemik iliği uyarılır ve buradaki kök hücrelerin damar içinde dolaşan kana geçmesi sağlanır. Bir sonraki aşamada bu hücreler kandan yaklaşık olarak 2-3 gün içinde aferez yöntemi ile toplanır ve gereksinimi olan hastaya nakledilir. Kemik iliği onarımı için kullanılacaksa nakil yine damar yoluyla yapılır; diğer bir örnek olarak omurilik hasarını onarımı için kullanılacaksa omurilik kanalına doğrudan verilir. Otolog, yani kişinin kendi kök hücresi yıllarca saklanabilir; ancak allojenik, yani başka bir kişiden elde edilen kök hücresi hastaya hemen verilmelidir. Güncel olarak uygulanan kök hücre uygulamaları daha çok anlatılan bu teknik kullanılarak yapılmaktadır. Diğer organlardan da (deri, kas, beyin gibi) kök hücre elde edilmesi olanaklı olmakla birlikte burada uygulanması gereken teknik işlemlerin daha zor ve pahalı olması, ayrıca kandan kök hücre elde edilmesine oranla daha fazla risk taşıması bunun pratikte uygulanmasını güçleştirmektedir. Buna bir örnek beyinde bulunan kök hücreleridir; bu hücreler beynin derin bir bölgesinde yerleştiği için buradan ancak cerrahi bir girişim ile elde edilebilirler. Bir Kişiye Kim(ler)den Kök Hücresi Nakledilebilir? Günümüzde kök hücresi ile yapılan yaygın uygulama şekli kişinin kendisine ait kök hücrelerin kullanılmasıdır (otolog nakil). Bu olanaklı değilse, doku uygunluğu bulunan başka bir kişiden de (genellikle en uygun aday kardeş olmaktadır) kök hücresi nakli yapılabilir (allojenik nakil). Kardeşler arasında doku uygunluğu yaklaşık olarak %25 oranındadır. Günümüzde Kök Hücre Nakli Hastalıklarda Bir Tedavi Yöntemi Olarak Kabul Edilmekte midir? Kök hücreleri dünyada henüz bir hastalık tedavi yöntemi olarak kullanılmamaktadır. İletişim araçlarında sıkça duyurulan kök hücre nakli uygulamaları daha çok doku 'onarımı' amacıyla yapılmaktadır. Örneğin; şeker hastalığında pankreas dokusu çalışmıyor ve insülin üretemiyorsa pankreasın yetersiz de olsa insülin üretmesini kök hücre nakli ile sağlamak veya beynin, omuriliğin bazı hücreleri çalışmıyorsa kök hücre yardımıyla sinir hücrelerinin az çok yenilenmesini sağlamak gibi. Daha önce anlatılan kemik iliğinin yetersiz işlev gördüğü kan kanseri ve bazı anemi hastalılarında da amaç kök hücreleri yardımıyla kemik iliğini onarmaktır, kan kanserini bu yol ile tedavi etmek değildir. Burada şu soru ortaya atılabilir: Anlatılan bu yöntem de bir tedavi şekli değil midir? Teorik olarak bu sorunun yanıtı evettir, ancak günümüzde bilimsel tıp disiplinleri kök hücrelerinin kullanıldığı hastalıklarda sağlanan bu standardize edilmemiş sağaltım şeklini yerleşmiş bir yöntem olarak kabul etmemektedir. Kök Hücreleri Halen Hangi Hastalıklarda Kullanılmaktadır? Günümüzde kök hücreleri, en fazla olarak kan hastalıklarında kullanılmaktadır. Bunlardan en bilinenleri kan kanseri ve kalıtsal anemilerin yol açtığı kemik iliğinin çalışmadığı durumlardır. Bu hastalıkların yol açtığı kemik iliği yıkımının onarılmasında, tekrar kan üretimi yapabilir hale gelmesinde kök hücre uygulamaları ile oldukça yüksek oranda başarı sağlanmaktadır. Ayrıca şeker hastalığında pankreas için, böbrek yetmezliğinde, omurilik hasarlarında, beynin Parkinson, Alzheimer gibi çeşitli dejeneratif (sinir hücresi yıkımıyla giden) hastalıklarında, inmelerde, gözün retina hastalıklarında, bağışıklık sistemi hastalıklarında, bazı kalp ve damar yetmezliği hastalıklarında da halen hem deneysel hem de klinik olarak çalışmalar devam etmektedir. Bazı umut verici gelişmelere rağmen bu hastalıklarda henüz kesin bir başarı elde edilememiştir. Basında sık olarak yer bulan, bir organın (örneğin mesane gibi) veya dokunun (örneğin gözün ağ tabakası retina gibi) kök hücresi kullanılarak yeniden oluşturulması veya işlevsel hale getirilmesi hâlihazırda laboratuar ortamında küçük deney hayvanları üzerinde gerçekleştirilmektedir, insanda uygulaması yoktur. Ülkemizde çok yeni olarak, omurilik hasarı bulunan, tedavi için saptanmış uygun ölçütlere sahip kısıtlı sayıda felçli hastada kök hücresi nakli ile tedaviler uygulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmaların sonuçları önümüzdeki yıllarda bildirilecektir. Son yıllarda yapılan araştırmalar kandan elde edilen kök hücrelerinin laboratuarda uygun koşullar altında yağ, kas, damar endoteli (iç çeperi), karaciğer, kıkırdak, kemik ve sinir hücrelerine dönüşebildiğini göstermiştir. Ülkemizde Kök Hücre Uygulamalarının Yasal Boyutu Nedir? Ülkemizde uzun yıllardır kök hücreleri ile hem klinik hem de araştırma düzeyinde uygulamalar yapılmakla birlikte bu konuda gerekli yasal düzenlemeler henüz ortaya konulmamıştır. 2006 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Kök Hücre Danışma Kurulu oluşturulmuştur. Ancak, kök hücre konusu üzerinde çalışmak isteyen hekimler ve bilim insanları bu kurula başvurmak zorunda değillerdir. Çalıştıkları kurumdan etik kurul kararı (çalışma izni) alarak uygulama yapabilmektedirler. Gerçekte ülkemizde insanlar üzerinde klinik arştırm yapmak isteyen her grup mutlaka öncelikle yerel etik kurul izni almalı daha sonra ise mutlaka sağlık bakanlığı kök hücre danışma kurulu izni için başvurması gerekmektedir. Lokal etik kurul izni tek başına yeterli değildir. Yakın bir gelecekte bu çalışmaların yasal bir zemine yerleştirilmesi beklenmektedir. Bu konudaki bilimsel gelişmelerin ve bilgi birikiminin güncel takibinin gerçekleşmesi, kök hücrelerin araştırma ve uygulamalarında ulusal ve uluslar arası bir standardizasyon sağlanması amacıyla Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) bünyesinde 2004 yılında Kök Hücre Çalışma Grubu oluşturulmuştur. Bu kurul belirli aralarla konuyla ilgili bilim adamlarını ve kamuyu aydınlatmak amacıyla bildiriler yayınlamaktadır Kordon Kanı Saklanmalı mıdır? Kordon kanı kök hücre elde etmek için iyi bir kaynaktır. Bebek doğarken alınan kan eksi 196°C'de çok uzun süre kullanıma hazır olarak saklanabilir. Kordon kanından elde edilen kök hücreleri embriyolojik kök hücreleri kadar farklılaşma yeteneğine sahip değillerdir. Kemik iliği ya da kandan elde edilen kök hücresinden farklı olarak kordon kanı günümüzde yalnızca ait olduğu kişi için kullanılmaktadır, ancak teorik olarak doku uyuşması durumunda başka kişiler için de kullanılabilir. Kordon kanının bugün için kullanımı çok sınırlıdır. İstatistiklere göre her üç bin kişiden birisinin kendi kordon kanına gereksinimi vardır. Konunun uzmanları kordon kanının saklanmasını önermemektedirler. Ülkemizde özel bazı kurumlar kordon kanı bankası hizmeti vermektedir, ancak bu kurumlar henüz resmiyet kazanmamıştır. Embriyolojik (Ceninin Erken Evresi) Kök Hücre Uygulaması Nedir? Embriyolojik kök hücreleri, ceninin erken aşamasında döllenme gerçekleştikten kısa süre sonra elde edilen hücrelerdir. Bu hücreler, ancak tüp bebek uygulamasında yapay döllenme ile oluşturulan embriyonlardan gereksinim fazlası olanlardan veya istenmeyen gebelik sonrası yapılan düşük sonucunda elde edilebilirler. Embriyolojik kök hücreleri erişkinden elde edilen kök hücrelerine göre sınırsız sayıda farklılaşma potansiyeline sahiptir (totipotent), kısaca; bu tür hücreler her türlü organdaki hasarı onarma yeteneğine sahipken erişkin tipi olanlar daha sınırlı farklılaşma gösterirler (pluripotent ve unipotent). Halen ülkemizde ve birçok ülkede embriyolojik kaynaklı kök hücre çalışmaları yasaklanmış durumdadır. İngiltere ve Belçika'da bu sınırlama yoktur, Almanya'da ise belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Kök Hücre Tedavisinin Bugün İçin Bilinen Yan Etkileri Nelerdir? Özellikle ceninin ilk aşaması olan embriyondan elde edilen (embriyolojik) kök hücreler ile yapılan çalışmalarda yeni tümör, özellikle teratoma, ortaya çıkabildiği bildirilmiştir. Araştırmalarda kullanılan serum, kimyasal madde ve besi yerleri varlığında üretilen hücrelerin insan sağlığı için ne gibi potansiyel riskler taşıdığı bilinmemektedir. Otolog kök hücre nakillerinde %2, allojenik kök hücre nakillerinde ise %9 ölüm riski vardır. Beyin, Omurilik ve Sinir Hastalıklarında Kök Hücresi Uygulamaları Kök hücreleri kullanılarak bazı doku ve organlarda ortaya çıkmış hasarların onarımına yönelik çalışmalar ülkemiz dâhil dünyanın birçok ülkesinde son derece yoğun ve hızlı bir biçimde devam etmektedir. Yakın bir gelecek için, bugün için tedavi seçeneği bulamadığımız çeşitli hastalıkların sağaltımında kök hücrelerinin kullanımı umut verici görülmektedir. Bu hastalık gruplarından sinir bilimlerinin alanında bulunanların ilk sıralarında yer alan omurilik-sinir hasarları, beyin-damar hastalıkları, inmeler, Alzheimer, Parkinson, multipl skleroz, sara hastalığı gibi çeşitli rahatsızlıkların kök hücre uygulanarak tedavi edilebileceği öngörülmektedir