Organik Bileşikler
Organik Bileşikler
YAĞLAR
Suda erimezler. Eter , alkol , aseton gibi organik çözücülerde erirler. C ve O oranından fazla olduğundan enerji verimide fazladır. Hücre zarından geçemezler. 1 mol gliserol 3 mol yağ asidin dehidrasyon ile birleşmesinden oluşur. Sentezlerinde 3 ester bağı kurulur. Sentezlerinde 3 mol H2O açığa çıkar. 3 mol H2O ile hidrolize edilirler. Yağların hidrolizi lipaz ile gerçekleşir. Sudan III ile kırmızı renk verirler. Bitki ve hayvan hücrelerinde depolanabilirler. Hücre zarlarının esas yapısını oluştururlar. Çeşitleri Nötral yağlar : Depo ve enerji verici olarak görev alır. Fosfolipid : Hücre zarının temel maddesidir. Glikolipit : Hücre zarı ve sinir hücrelerinde bulunur. Steroidler : Vit-D , bazı hormonlar , safra tuzları , kolesterol , eterik yağ , kauçuk vb.. maddelerin oluşumunu gerçekleştirerek canlılar düzenleyici görev alırlar. Kolesterol:Hayvanlarda hücre zarında ve derinin yapısında bulunur.Diğer steroid lerin oluşumunda rol alır. Görevleri Enerji kaynağı olarak kullanılırlar. Hücre zarı yapısına katılırlar. Bazı hormonların yapısını oluştururlar. A,D,E,K vitaminlerinin emilimini sağlarlar. Isı kaybını önlerler. Organ ve vücudu mekanik etkilerden korur. Göç eden ve kış uykusuna yatan canlıların besin ve su (metabolik su ) kaynağıdır |
PROTEİNLER
Özellikleri N(Aminoasit)’in dehidrasyonu ile birleşmeleri ile oluşur. Yapımında en az 1 çeşit aminoasit bulunur. Yapımında en çok 20 çeşit aminoasit bulunur. Sentezlerinde n-1 kadar H2O açığa çıkar. Hücrede ribozom larda sentezlenir. Hücrelerde kullanılan karakter çeşidi kadar protein bulunur. Hidrolizinde n-1 kadar H2O açığa çıkar. Yapısında n-1 kadar peptid bağı bulunur. Globülar (küresel) proteinler enzimler ve hormonlar suda çözünür. Lifli proteinler hücre zarı kes ve derideki yapısal proteinler suda çözünmez. Biuret çözeltisi ile mor renk , nitrik asit ile sari renk verirler. Hücre zarından geçemezler. Kan ve doku sıvısında bulunurlar. Her canlının proteini kendine özgüdür. Ancak canlılarda kullanılan ortak proteinlerde vardır. ÖRN : Solunum enzimleri Benzer proteinlerde amino asitlerin sayısı , dizilişi , sırası ve tekrarlanışı aynıdır. Farklı proteinlerde farklıdır. Yapısında peptid , hidrojen bağı ve disülfit bağları vardır. Amino Asitler Suda çözünürler. Hücre zarından geçerler. Sindirim enzimlerinden etkilenmezler. Bütün amino asitlerde değişen sadece radikal gruptur. A.asitlerin amino grubu asit, kar***sil grubu baz özelliktedir. Bu nedenle 7-Kuvvetli asitler karşısında baz, kuvvetli bazlar karşısında asit gibi davranır. Kanda ve doku sıvısında bulunurlar. Peptid bağları :A.asitlarin amino grubu ile kar***sil grupları arasında kurulur. Molekül er yapıları: Proteinlerde çeşitlilik Amino asit sayısı. Amino asitlerin çeşidi . Amino asitlerin dizilişi. Amino asitlerin tekrarlanışı. Amino asitlerin birbirlerine oranı. Denaturasyon Proteinler DNA’daki kalıtsal şifreye göre sentezlenir. Bu şifre proteinin amino asitlerinin sayısı , sıralanışı dizilişi ve tekrarlanışını belirler. Amino asitlerin birinin sayısı sırası değişirse farklı proteinler ortaya çıkar. Kalıtsal bilgideki değişmeler proteinlerde değişmeye yol açar.Proteinlerin ilk sentezlendiklerinde sahip oldukları primer yapı fonksiyonel değildir.Primer yapıdan oluşan zayıf hidrojen bağları ve disülfit ile protein boyut kazanarak fonksiyonel olan sekonder , tersiyer ve kuaterner yapılar oluşur.Zayıf hidrojen bağlarının yüksek ısı , asit , yüksek basınç gibi etkilerle bozulmasına dolayısı ile fonksiyonun kaybedilmesine neden olur. Bu yapının bozulması olayına denaturasyon adı verilir. Görevleri Yapısal görevi : Hücre zarı , organel , kas hücrelerinde aktin miyozin flamentleri gibi yapıları oluşturur. Enzim görevi : Biyokimyasal reaksiyonları katalizler. Taşıma görevi : Hemoglobin vücutta O2 ve CO taşır. Tanıma görevi : Hücre zarındaki özel proteinler moleküllerin tanınıp hücreye alınmasında rol oynar. Hormonal görev : Hormonların yapısını oluşturarak vücutta yaşamsal olayların düzenlenmesinde rol oynar. Savunma görevi : Antikorlar halinde vücudun savunmasında rol alır. Enerji kaynağı : Gereksinim duyulduğunda enerji kaynağı olarakta kullanılır. Osmotik basıncın korunmasında : Kanda bulunan proteinler kan ile doku sıvısı arasında osmotik basıncın ayarlanmasını sağlayarak madde alış verişinde rol oynar. Dokularda fonksiyonel yapı olarak : Kaslarda aktin ve miyozin , bağ dokusunda fibroblastların oluşturduğu lifler , sinir dokusunda nöronlar. Akseptör olarak : Klorofil ve ışık akseptörleri . Koruma : Yılan zehiri gibi. |
Daha hızlı Düşük ısıda Dar PH derecesinde gerçekleşir. Hücredeki biyokimyasal reaksiyonların gerçekleşmesini sağlayan biyolojik katalizör olan enzimlerdir. Enzimlerin görevleri Reaksiyon hızının canlı için yeterli olması Reaksiyonun başlaması için gerekli aktivasyon enerjisinin düşürülmesi Reaksiyon oluşurken açığa çıkan enerjinin canlıya zarar vermeyecek düzeyde tutulması Enzim çeşitleri Basit enzimler : Sadece proteinden oluşmuş enzimler . ÖRN: Bütün sindirim enzimleri , üreaz Bileşik enzimler : Protein olan esas kısım ve protein olmayan organik veya inorganik yardımcı kısımlardan meydana gelir. Protein kısım : Apoenzim Yardımcı kısım : Organik ise koenzim(vitaminler) İnorganik ise kofaktör(Ca,K,Na) Apoenzimle koenzim (kofaktör) ‘in oluşturduğu yapıya holo enzim denir. ENZİMLERİN ÖZELLİKLERİ Her enzim özel bir substratı etkiler. Substratın yüzey artışı enzim etkinliğini artırır. Her enzim özel bir kofaktör (koenzim) le çalışır. Bir kofaktör (koenzim) birden çok enzimin yardımcı kısmı olabilir. Her hücre kendi enzimini kendi üretir. Her hücrede kimyasal reaksiyon çeşidi kadar enzim çeşidi vardır. Enzimler reaksiyonları hızlandırırlar veya yavaşlatırlar. Enzimler tepkimeden değişmeden çıkarlar. (harcanmazlar) ve tekrar tekrar kullanılırlar. Enzimler hücre dışında da etkendirler. Enzimler protein yapıdadırlar. Proteinlerin yapısını bozan her şey (PH, Isı vb.) enzimin yapısını da bozar. Enzimatik reaksiyonlar çift yönlüdür. Enzimler belirli bir PH değerinde aktifleşirler. ÖRN: Pepsin , PH=2 , Tripsin PH=8,5 Her enzim bir gen tarafından kontrol edilir. Enzimler tek veya takımlar halinde çalışırlar. Bazı enzimler inaktif olarak üretilir. Aktivatörlerle aktif hale getirilir. HCL ÖRN : Pepsinojen -------------- Pepsin www.talebedunyasi.com Bazı maddeler (metal iyonları ve zehirler) enzimlerin aktif bölgeleri ile birleşip onları etkisiz hale getirir. Birleşik enzimlerde substratı tanıyan protein kısmıdır. Bağlanma ve etkinlik ise kofaktör (koenzim) ile gerçekleşir. ENZİMATİK REAKSİYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ISI Düşük Isı : Kinetik enerji azalır. Reaksiyon yavaşlar.Dönüşümlüdür. Yüksek Isı : Enzimlerin protein olan yapısını bozar.Dönüşümsüzdür. PH Asitler ve bazlar enzimlerin hızını yavaşlatır. Enzimlerin en etkin olduğu PH değeri 7 dir Enzimin yapısını bozarlar. Substratın yapısını bozarlar. Enzim koenzimin (kofaktör) ayrışmasına neden olurlar. Enzimle substrat arasına girerek birleşmeye engel olurlar Ancak bazı enzimler farklı PH derecesinde aktif olurlar. ÖRN : Pepsin ------------- PH = 2 Tripsin --------------PH = 8,5 gibi ENZİM MİKTARI Belli oranda substrat bulunan ortama enzim ilave edildikçe reaksiyon hızlanır ve en hızlı noktada substrat bitince reaksiyon durur. SUBSTRAT MİKTARI Enzim miktarı sabit tutulup substrat miktarı arttırıldıkça reaksiyon hızlanır. Enzimlerin doygunluk anından sonra belirli hızla devam eder ve biter. SUBSTRAT YÜZEYİ Enzimler substrata dış yüzeyden etki ederler yüzey arttıkça enzim etkinliği artar. Not: Enzim miktarıda artarsa AKTİVATÖR VE İNTİBİTÖR AktivatörlerVitamin,hormon,saf ra tuzu vb) İnhibitörlerAğır iyonlar,toksinler,zehir vb) |
A-Oswgld Avery’nin yaptığı çalışmalar ve sonuçları Kapsülsüz pneumococlar farelerde hastalık oluşturmaz. Kapsüllü pneumococlar farelerde hasalık oluşturur. Kapsüllü pneumococlar ısıtılıp öldürülürse hastalık oluşturmaz. Isıtılıp öldürülmüş kapsüllü pneumococlarla canlı kapsülsüz pneumococlar birlikte farelerde hastalık oluşturur. Ölmüş kapsüllü pneumococların özütü ile canlı kapsülsüz pneumococlar birlikte farelerde hastalık oluşur. Açıklama: 5. çalışma sonunda ölen farelerin kanında kapsüllü pneumococlara rastlanması öldürülen kapsüllü pneumococların özütündeki DNA’ların kapsülsüz pneumococlara geçerek onları kalıtsal değişime uğratmış ve kapsül oluşturup hastalık meydana getirmelerine neden olmuştur. Sonuçta DNA Kalıtsal karerkterlerin oluşumunu belirler B-Bakteriofajlar üzerine yapılan çalışmalar: Not: Virüsler; yönetici molekül (DNA veya RNA) ve protein kılıftan oluşmuş canlılardır.Sitoplazma , organel ve enzim sistemleri yoktur. Obligat endoparazitler dir. Canlılıklarını, konukçu hücre içinde özel üreme gerçekleştirerek gösterirler. Bakteriofaj ın hayat devri: Virüs bakteri hücresi zarına tutunur ve protein kılıfta bulunan proteinler ile tanımlanır. Bakteri zarıdan virüs DNA’sı bakteri sitoplazmasına enjekte edilir. Protein kılıf dışarıda kalır. Virüs DNA’sı bakteri sitoplazmasında kendini eşleyerek sayısının artırır. Transkripsiyon ve translasyondan oluşan proteinler kılıflar oluşarak yeni virüsler meydana gelir. Bakteri hücresi parçalanır virüsler etrafa yayılarak yeni hücreleri enfekte ederler. Açıklama:Virüsten bakteri sitoplazmasına giren sadece DNA’dır. Bakteri sitoplazmasında Virüs DNA’sı hem kendini eşler hem de virüse özgü olan protein kılıfların oluşumunu sağlar. Sonuç: a) DNA uygun koşullarda kendine benzer yeni DNA’ların oluşumunu sağlar. b) DNA özgün karakterlerin oluşumunu sağlayan proteinlerin sentezlenmesini sağlar DNA’nın Moleküler yapısı 1-Fiziksel yapı: Wilkins; X-ışınım kırınım deseninden DNA molekülünün çift zincirli ve sarmal yapıda olduğunu belirtmiştir. 2-Kimyasal özellikleri: Chargaf DNA’nın hidrolizi sonunda molekülün ;Adenin,Timin,Guanin , Sitozin nucleotidlerden oluştuğu ve bunlar arasında değişmez oranların bulunduğunu belirtmiştir. Buna göre: a) A=T b)G=C c)A+G=T+C 3-Molekül mo****: Watson ve Crick DNA molekülümün fiziksel ve kimyasal özelliklerinden faydalanarak molekül mo**** öne sürmüşlerdir. Modele göre: DNA molekülü çift zincirden oluşmuştur. İki zincir zayıf hidrojen bağları ile bir arada tutulurlar. İki zincirde karşılıklı olarak A-T ve G-C bulunur. Adenin ile Timin arasında ikili Guanın ile Sitozinin arasında ise üçlü zayıf hidrojen bağları bulunur. Molekül ip merdivene benzer. Basamakları organik bazlardan bağlantıları ise deoksiriboz ve fosforik asitlerden meydana gelir. İki zincir birbirine ters olarak bulunur. Molekül sarmal yapıdadır. DNA’nın kendini eşlemesi Meselson ve sthal bakterilerde yaptığı çalışmalarda DNA molekülünün kendini yarı korunumlu olarak eşlediğini belirtmişler ve Watson-Crick molekül mo**** geniş geçerlilik kazanmıştır. Çalışmalar: 1-Bakteriler N15 içeren ortamda ard arda üretilerek DNA’larının N15 içermesi sağlanmış. Ağır azot (N15) içeren bakterilerin DNA’sı normal azot (N14) içeren DNA’lara göre %1 oranında artmıştır. Normal azotlarla ağır azotlar ultrasantrufüje tabii tutulurlarsa ağır azot içeren DNA’lar deney tüpünde daha altlarda bantlaşma meydana getirirler. 2-Ağır azotlu DNA’lara sahip bakteriler normal azotlu ortamda bir kez mitozla çoğaldıktan sonra oluşan yeni bakterilerin DNA’ları analiz edildiğinde bantlaşmanın normal DNA ile ağır DNA moleküllerinin arasında görülür. Bu DNA’ların melezdir. Zincirlerinden biri ağır azot içerirken diğerinin normal azot içerdiği görülür. 3-Melez DNA içeren bakteriler normal azot içeren ortamda bir kez daha mitozla üretilip DNA’ları incelendiğinde bakterilerden %50 sinin melez DNA, %50 sinin ise normal azot içeren DNA taşıdığı görülür. Normal azotlu ortamda ağır azot içeren DNA’ların kendini yarı korunumlu eşlemesi. 1.mitoz bölünme ile %100 melez DNA’lar oluşur 2.mitozda %50 melez %50 normal DNA’lar meydana gelir 3.Mitozda %75 normal % 25 melez DNA lar meydana gelir. DNA molekülünün kendini eşlemesi ile ilgili bağıntılar a)Her mitoz bölünmede DNA miktarı 2n kadar artar. (n=Bölünme sayısı) Örnek: 3 bölünme sonucu 23 = 8 DNA molekülü meydana gelir.( Bir DNA molekülünde iki DNA zinciri vardır. 3 bölünme sonunda toplam 16 DNA zinciri oluşur.). 2n . 2 = Bölünmeler sonunda oluşan DNA zincir sayısıdır.3 bölünme sonunda oluşan toplam DNA zinciri = 2 3 . 2 =16 bulunur. b)Farklı Besi ortam ortamlarında mitoz geçiren hücreden oluşacak yeni hücrelerdeki hibrid DNA molekülü sayısı bölünme sayısı ne olursa olsun her zaman 2 dir. (Hibrid=)Melez DNA sayısı = Farklı besi ortamında bölünmeye başlayan hücre sayısı . 2 bağıntısı ile bulunur. Örnek1: Bir hücreden 3 bölünme sonunda oluşacak melez DNA sayısı nedir: Yanıt 2 dir Örnek1: Bir hücreden 5 bölünme sonunda oluşacak melez DNA sayısı nedir: Yanıt 2 dir Örnek1: 5 hücreden 3 bölünme sonunda oluşacak melez DNA sayısı nedir: Yanıt 2.5=10 bulunur Soru: Ağır azot içeren 2 bakterinin normal azot içeren ortamda 3 kez mitoz geçirdiği varsayılırsa . 1-Oluşan DNA moleküllerinde melez sayısı nedir? 2-Oluşan DNA moleküllerinde Melez/Normal= ve Normal/Toplam DNA = oranları nedir. Yanıt: 1-Melez DNA sayısı bir hücre için 2 iki hücre için 2.2= 4 bulunur. 2-Bir hücre için toplam DNA 23 = 8 bulunur.İki hücre için toplam DNA= 2.8=16 bulunur. 16 DNA nın 4 Tanesi melez olduğuna göre. 16-4=12 normal azotlu DNA vardır. Melez/Normal=4/12=1/3 bulunur. Normal/Toplam DNA=12/16=3/4 bulunur DNA molekülü ile ilgili bazı önemli genellemeler Bir türün hücrelerindeki DNA miktarı aynıdır. DNA miktarı türlerde farklılık gösterir. Eşeyli üreyen canlılarda mayozla oluşan gametler türe özgü DNA nın ½ sini taşır. -Hayvanlarda somatik hücreler 2n, üreme hücreleri n kromozom taşırlar. -Bitkilerde somatik hücreler 2n, endosperm 3n, üreme hücreleri n kromozom taşırlar Eşeyli üreyen canlılarda tür DNA’sının sabit kalması Mayoz ve Döllenme ile gerçekleşir. Bölünen hücrelerin değişik evrelerinde DNA miktarı değişir. Her türün DNA niteliği ve niceliği özgündür. DNA molekülünün farklılığı Nucleotid sayısı Çeşit oranı Nucleotid dizilişi Tekrarlanma şekli Kendini eşler ve RNA sentezlenmesine kalıplık eder. DNA’ daki protein sentezinde rol oynayan anlamlı bölgelere gen denir Suda çözünmez. Tek çeşittir.( Yapı ve görev olarak ) Genetik bilgi nucleus DNA’ sı ile taşınır. Eukaryot hücrelerde kalıtsal DNA histamin ve protamin molekülleriyle çevrilidir. Prokaryotik hücrelerin DNA’sı ve eukaryot hücrelerde Mitokondri ve kloroplast DNA’ ları çıplaktır. Yapısında C , H , O , N , P bulunur. DNA’ nın en küçük işlev birimine kod (Triple) denir. Kromozom DNA molekülü DNA zinciri Gen Kod DNA’ nın eşlenmesini r3 / r2 hacim / yüzey ) oranının büyümesi uyarır. DNA ‘ nın Görevleri Hücrede hayatsal olayları kontrol eder. Kalıtsal bilgiyi yeni nesillere aktarır. www.talebedunyasi.com Genlerin yapısını oluşturur. Yaşamın ( Enzim , Protein sentez bilgisi ) sırrını taşır. DNA İle İlgili Bağlantılar A = T ve G= C Purin = Primidin Toplam nucleotid = A+T+G+C 2’li hidrojen bağı = A=T 3’lü hidrojen bağı = G=C Toplam nucleotid . ½ = Purin veya primidin Nucleotid sayısı = Pentoz (deoksiriboz) = (Fosforik asit) n+4 Toplam H bağı sayısı = 2’li H bağı x 2 + 3’lü hidrojen bağı x 3 Toplam H bağı sayısı = Toplam nucleotid + Guanin |
RNA
Eukoryatik hücrelerde nukleus , mitekondri , kloroplast , ribozom , sitoplazmada bulunur. Prokaryotik hücrelerde ise ribozom ve sitoplazmada bulunur.. Yapıtaşları Adenin ,Guanin ,Urasil ve Sitozin’ dir. Hücrelerde yapı ve özellik bakımından 3 tip RNA vardır 1-m-RNA ‘nın Özellikleri DNA üzerinde sentezlenir. Sentezine kalıp ödevi sadece tek zincir yapar diğeri tamamlayıcıdır. Tek zincirdir. Düz zincir halindedir. Anlamlı üçlü nucleotid dizisine kodon denir. Yapısındaki kodon sayısı en az sentezlenecek proteindeki aminoasit sayısı kadardır. NOT : Alyuvarlarda DNA olmadığından yönetici molekül rolünü sentezlenmiş RNA’ lar yürütür. Ayrıca bazı yönetici molekül ve kalıtsal bilgileri taşıyıcı molekül RNA’ dır. NOT : m-RNA’ nın okunması evrenseldir. Hayvansal protein sentezinde görev alan bir m-RNA bitki hücresine konursa yine hayvansal protein sentezler. m-RNA belirli bir protein sentezi için özelleşmiştir. m-RNA aynı tip proteinin sentezinde defalarca kullanılır. İhtiyaç bitince nucleotidlerde yıkılır. RNA çeşitleri içinde oran olarak en az olanıdır. %5 Yapı özellikleri evrenseldir. Okunması da evrenseldir. (Transkripsiyon ve Translasyon) Nucleotid dizilimi genin tersi tamamlayıcı dizinin aynısıdır. (Timin yerine Urasil bulunur.) Sentezlenen m-RNA da gen bölgesinin ½ kadar nucleotit bulunur. Okunması AUG veya GUG ile başlar UAA , UAG , UGA kodon ları ile sonlanır . Bazı virüslerde kalıtsal bilginin saklanması ve yeni nesillere taşınmasını sağlar . Hücrelerde o an için var olan m-RNA çeşit sayısı Hücre Karakteri Aktif Gen Sayısı Sentezlenecek Protein Çeşit Sayısı na bağlıdır. Bir türün farklı hücrelerinde var olan m-RNA çeşit sayısı farklıdır. Kalıtsal bilgi (Sentezlenecek proteindeki a .a . sayısı , çeşidi , yeri , sıralanışı) m-RNA’ da ki nucleotit dizilişine göre belirlenir. Kalıtsal bilginin hücrede kullanılması m-RNA aracılığıyla gerçekleşir.DNA ‘nın anlamlı nucleotit dizisi (Gen) den aldığı şifreye uygun olarak protein sentezine kalıplık eder. Yapısında zayıf H bağları bulunmaz. 2-r-RAN’ nın Özellikleri Ribozom ların yapısında bulunur. Nucleusta sentezlenir. Sitoplazmada toplam RNA nın %80 ‘i kadardır. Her çeşit proteinin sentezinde rol oynarlar. Defalarca kullanılırlar. Yapısında zayıf hidrojen bağları vardır. Protein sentez bilgisinin adım adım okunmasında rol oynarlar. m-RNA ve t-RNA nın ribozom lara bağlanmasını sağlar. 3-t-RNA’ nın Özellikleri En küçük (en az nucleotit içeren) RNA dır. Çözünür RNA dır. Belirli bir amino aside özelleşmiştir. Protein çeşidine özelleşme göstermez. Değişik protein sentezinde defalarca kullanılır. Amino aside özelleşme anti kodonla bağlantılıdır. Hücrede en az 20 çeşit t-RNA vardır. En çok 61 olması beklenir. Toplam RNA’ nın % 15’ ini oluşturur. Toplam 70 nucleotitden oluşmuştur. Yapısında zayıf H bağları bulunur. RNA’ nın DNA ya Benzer Özellikleri DNA üzerinde sentezlenmesi. Organik baz olarak Adenin , Guanin , Sitozin in bulunması. Fosfodiester bağlarına sahip oluşu. m-RNA hariç zayıf hidrojen bağları bulunuşu. İnterfazda sentezlenmesi. Kalıtsal özelliklerinin oluşması ve yaşamsal olayların gerçekleştirilmesi. Nukleus kloroplast ve mitekondri de bulunuşu. RNA’ nın DNA dan farklı Yönleri Tek zincir oluşu. Timin yerine urasil bulundurması. Sitoplazma ve ribozomlarda bulunması. İşlevi bitirdikten sonra yıkılması. (Hidrolizle) Daha küçük molekül yapıda olması. Kendini eşleyememesi. Yapı ve görev olarak 3 çeşit olması. Bölünme hariç her zaman sentezlenirler. Nucleik Asitlerin Yaşam İçin Önemi En ilkelden (virüs) en gelişmiş canlıya kadar hapsinde vardır. Hücrenin en önemli ve en büyük organik molekülleridir. Hücredeki hayatsal olayları ( sentez , yıkım , hücre bölünmesi vb.) kontrol eder. Kalıtsal özelliklerin yeni hücrelere (nesillere) taşınmasından ve saklanmasından görevlidir. Yapı ,işlev ve fonksiyonları evrenseldir. (Bütün hücrelerde aynıdır.) NOT 1-Evrimsel gelişimde önce RNA sonra DNA etkinleşmiştir.www.talebedunyasi.com Kanıtları: • Santral doğmanın merkezinde yer alması • Tek zincir olması • Bütün canlılarda bulunması • Kalıtsal bilginin saklanması ve yaşamsal olayların yürütülmesi 2-DNA da G-C çifti sayısının A-T çifti sayısından fazla oluşu denaturasyona dayanıklı olmasının nedenidir. Çünkü daha çok hidrojen bağı içerir. 3-Organik bazlar (Örn : Adenin ) DNA , RNA’ nın yanı sıra ATP , NAD , FAD , NADP’ ninde yapısında yer alırlar. |
1-Hücre zarından geçebilirler 2-Sindirim enzimlerinden etkilenmezler 3-Kanda görülürler 4-Vücudumuzdaki yaşamsal olayları denetlerler 5-Karaciğerde A ve Deride D vitaminleri (öncül maddelerden) üretilebilir 6-A-D-E-K vitaminleri yağda çözünür ve vücudumuzda biriktirilir 7-B-C vitaminleri suda çözünür vücudumuzda biriktirilmez. Vücudumuzda en çok eksikliği görülen vitaminlerdir. 8-Bazıları Işık bazıları ısıdan etkilenebilir. 9-İnsan A ve D vitamini hariç diğer vitaminleri dışarıdan hazır olarak almak zorundadır 10-Yeterli gün ışığı almayan bölgelerde D vitamini yetersizliği görülür Not:Çeşitli biyokimyasal olaylarda varlığı gereken ve vücut tarafından sentez edilmediği için besinlerle alınması gereken organik bileşiklerdir. Vitaminler yağda ve suda çözünmeleri bakımından sınıflandırılırlar ve adlandırılmaları alfabetik olarak yapılır.Yağda çözünenler:A-D-E-K ve Suda çözünenler B-C.Vitaminlerin besinlerle yeterli alınmaması bazı sağlık sorunlarına yol açar. Tiamin(B1) • Suda kolay çözünür • Kaynatmaya karşı dayanıklıdır • pH değişimine hassastır • Karaciğer,maya ve hububatta çok bulunur • Karbonhidrat metabolizmasında rol oynar • Karbonhidrat ve proteinlerden yağların sentezi için gereklidir • Sinir dokusunun oksijen alma yeteneğini artırır Yetersizliği • Mide ve barsak bozuklukları meydana gelir • Barsaklarda iltihaplanma ve kabızlık görülür • Alyuvarlarda pentoz fosfat birikimi olur • Beriberi (Kalp damar sistemi hastalığı,sinirsel bozukluklar,kas zayıflğı ve halsizlik ) görülür Riboflavin(B2)www.talebedunyasi.com • Suda kolay çözünür • Işığa dayanıksızdır • Sakatatlarda, yumurta,süt peynir,maya,tahıllar ve yeşil yapraklı sebzelerde çok bulunur. • Solunum reaksiyonlarında görevli enzimlerin yapısına katılır • Gelişim üzerine etkisi fazladır • Hemoglobin sentezinde rol oynar Yetersizliği 1. Deri ve sindirim kanalı mukozasında bozukluklar oluşur 2. Gözde sklera ve korneada damarlaşma görülür Niyasin • Suda olay erir • Hava ve sıcağa dayanıklıdır • NAD ve NADP nin oluşumunu sağlar • Karaciğer,et,balık,buğday ve çavdarda bulunur. Yetersizliği (Yetersizlik tek taraflı ve mısırla beslenmelerde görülür) 1. Sinir ve sindirim sistemi bozuklukları 2. Pellegra (Deri kurur ve sertleşir) görülür B6 (Pridoksin,H vitamini) • Suda ve alkolde erir • Işığa ve u.v radyasyona karşı hassastır • Amino asit ve potasyumun hücrelere taşınmasında rol alır • Bitkisel ve hayvansal besinlerde bolca bulunur • yetersizliği görülmez Pantotenik asit • Koenzim-a nın yapısına katılır • Karbonhidrat protein ve yağ metabolizmasında rol alır • Karaciğer böbrek ve yumurta sarısında bulunur Yetersizliği 1. El ve ayaklarda karıncalanma 2. Gündüz ayakların üşümesi ve gece ısınması Biotin • Tuzlu suda erir • Bitkisel ve hayvansal besinlerde bolca bulunur • Karbonhidrat ve yağ metabolizmasına katılır • Yetersizliği görülmez B9 (Folik asit) • Suda az çözünür • Alkali ortamlarda kolay çözünür • Amino asit metabolizmasında rol alır • Hızlı bölünen hücreler için gereklidir • Kan hücrelerinin oluşumunda B12 ile birlikte rol alır • Mayalarda ve yeşil sebzelerde bol bulunur Yetersizliği 1. Gelişmenin yavaşlaması 2. Aneminin görülmesi B12 • Yüksek yapılı bitki ve hayvanlar tarafından sentezlenemez • Mikroorganizmalar sentezler • Çok az miktarlarda etkendir • Amino asit ve protein metabolizmasında etkendir • B9 vitamini ile beraber hızlı bölünen hücreler ve kan hücreleri yapımı için gereklidir Yetersizliği 1. Anemi görülür 2. Sinir hücrelerinde bozulmalar görülür C vitamini • Bazı omurgalı ve insanlar için önemlidir.(Bazı yüksek yapılı hayvanlar ve bitkiler sentezleyebilir. • Isıya dayanıksızdır • Biyokimyasal reaksiyonlarda rol alır • Yeşil sebze ve limongillerde bol bulunur Yetersizliği 1. Skorbüt (Diş eti ve diğer organlarda gelişen kanama ) hastalığı gelişir 2. Dişler ve damaklarda yapı bozukluğu gelişir.(Bu durum hücresel yapı olan mükopolisakkaritlerin yapı bozukluğundan kaynaklanır.) A vitamini • Besilerle beta karoten veya A vitamini şeklinde alınır • Gözde bulunan pigmentlerin yapısına katılır • Omurgalıların görme olaylarında gerçekleşen biyokimyasal olaylar için gereklidir Yetersizliği 1. Fotofobi (ışığa duyarlılık) gelişir 2. Gece körlüğü 3. Göz yaşı oluşturamama ve korneada sertleşme 4. Solunum,urogenital yollarda ve ciltte sertleşme, 5. Diş bozuklukları D vitamini • Hormon gibi davranan vitamindir • Bitki ve hayvansal besinlerde bulunur • Ca metabolizmasında etkendir • Barsaklardan Ca emilimini kolaylaştırır • Kan Ca seviyesinin ayarlanmasında etkendir • İnsan ve diğer memeliler D vitamini öncül maddelerini sentezleyebilirler.Bu maddeler deride u.v etkisi ile D vitaminine dönüşürler. Yetersizliği 1. Raşitizm (Kemik gelişiminde görülen bozukluk) görülür 2. Yetişkinlerde osteomalazi (Kemik yumuşaması) görülür E vitamini • Bitkisel ve hayvansal besinlerde yaygın olarak bulunurlar • Antioksidan olduğu düşünülmektedi • Yetersizliğine raslanmamaktadır • Laboratuar çalışmalarında yetersizliğinde farelerde karaciğer kalp ve damar hastalıkları ve kısırlık görülmüştür. K vitamini • Besinlerde yaygın olarak bulunur • İnsanlarda ince barsaklarda microorganizmalar tarafından üretilir • Yetersizliğine raslanmaz • Karaciğerde protrombin yapımında gereklidir • Kanın pıhtılaşmasında |
< Önceki | Sonraki > |
---|
Sayın ziyaretçi biliyor musunuz? Bu yazı sizden önce
kişi tarafından okundu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan yazıların ve haberlerin tüm hakları BİYOLOJİALEMİ.COM'a aittir.biyolojialemei.com'un yazılı izni olmadığı sürece sitede yer alan bilgiler; başka bir bilgisayara yüklenemez, değistirilemez, çogaltılamaz, kopyalanamaz, yeniden yayınlanamaz, postalanamaz, dağıtılamaz.
Ancak alıntılanan yazı ve haberlere aktif link verilerek kullanılabilir.
0 yorum
LÜTFEN YORUMLARINIZI YAZINIZ