SİNİR SİSTEMİ VE DUYU ORGANLARI
1.Sinir sistemi, endokrin sistem ile birlikte denetleyici ve düzenleyici görev yapar.
2.Omurgasız hayvanlardan süngerlerde sinir sistemi bulunmaz.
3.Sinir hücrelerine ilk kez sölenterlerde rastlanır. Sölenterlerde ağsı (diffus) sinir sistemi görülür. Solucanlarda ip merdiven sinir sistemi bulunur. Omurgasız hayvanlardaki sinir düğümlerine ganglion adı verilir.
4.Nöronlar görevlerine göre üçe ayrılır. Duyu nöronları, uyarıları duyu organlarındaki reseptörlerden alıp merkezi sinir sistemine (beyin ve omurilik) ileten nöronlardır. Ara nöronlar, merkezi sinir sisteminde bulunup, duyu ve motor sinirler arasında bağlantıyı sağlayan nöronlardır. Motor nöronlar, merkezi sinir sisteminden aldığı emirleri efektör organlara (kas ve salgı bezi) ileten nöronlardır.
5.Uyarıların sinir hücrelerinde oluşturdukları elektriksel ve kimyasal değişikliklere impuls (uyartı) denir.
6.Aksonun dinlenme halindeyken dışı pozitif içi negatif yüklüdür. Buna polarizasyon (kutuplaşma) denir.
7.İmpuls iletimi sırasında kutuplaşmanın bozulmasına (dışının negatif, içinin pozitif hale gelmesine) depolarizasyon denir. İmpuls geçtikten sonra aksonun yeniden eski haline gelmesine repolarizasyon adı verilir. Polarizasyon ve repolarizasyon olayları sırasında ATP harcanır. Depolarizasyon sırasında ise enerji harcanmaz.
8.Ranvier boğumlarında miyelin yoktur. İmpulslar ranvier boğumlarında atlamalı iletim yaptığı için daha hızlı iletilir.
9.Bir nöronda akson çapı arttıkça impuls iletim hızı da artar. Bir nöronun uyarılabilmesi için gereken minimum uyarı şiddetine eşik şiddeti denir. Sinir hücresi eşik değerden daha az şiddetteki uyarılara cevap vermez. Eşik değere eşit ve daha yukarıdaki uyarılara aynı hızda cevap verir (ya hep ya hiç kuralı).
10.Eşik değerinin üzerindeki uyarılarda impulsun hızı ve etkisi değişmez. Çünkü gerekli enerji uyarandan değil, nörondan sağlanır.
11.Uyarı eşik şiddetinin üzerinde ise İmpulsun sayısı değişir.
12.Sinapslar uyartıların ilk değerlendirme ve kontrol yerleridir.
13.Sinapslarda uyartının yönü aksondan dendrite doğrudur.
14.Nörotransmitter maddeler sinapslarda uyartının bir nörondan diğerine taşınmasını sağlayan özel kimya sal maddelerdir.
15.Bir uyartının sinapstan geçişi nörondaki taşınma hızından daha yavaştır.
16.Organizmaya dışarıdan gelen uyarıların duyu reseptörlerinden (almaç) itibaren izlediği yol; duyu almacı - impuls - duyu nöronları - merkezi sinir sistemi - motor nöronlar - tepkime organı şeklindedir.
17.İnsanda sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere ikiye ayrılır.
18.Merkezi sinir sistemi, beyin ve omuriliği kapsar. Beyin de ön, orta ve arka beyin olmak üzere üç bölümde incelenir.
19.Çevresel sinir sistemi, somatik ve otonom sinirlerden oluşur.
20.Ön beyin; beynin en büyük kısmıdır, uç beyin ve ara beyin olmak üzere ikiye ayrılır.
21.Uç beyin iki yarım küreden oluşur. Ön beynin iç kısmı ak maddeden, dış kısmı ise boz maddeden meydana gelmiştir. Boz maddeden oluşan kısım beyin kabuğu adını alır.
22.Beyin kabuğu; zeka, bilinç, hafıza, değerlendirme, çağrışım gibi faaliyetleri ve öğrenilmiş davranışları kontrol eder. Ayrıca duyu, hareket, yazma, konuşma, işitme gibi merkezleri de içerir.
23.Uç beyin hariç beynin diğer kısımları öğrenilmemiş (otomatik) davranışlarla ilgilidir.
24.Ara beyin, talamus ve hipotalamusu içine alır. Talamus, duyu nöronlarıyla gelen impulsların (koku hariç) dağıtım merkezidir. Hipotalamus; vücut sıcaklığını, kan basıncını, eşeysel faaliyetleri, iştahı ve vücudun su dengesini düzenler. Ayrıca hipofiz bezinin çalışmasını kontrol eder.
25.Orta beyin bazı görme ve işitme refleks merkezlerini kapsar (bir ses duyan köpeğin kulağını dikmesi, ışığın şiddetine göre göz bebeğinin büyüyüp küçülmesi gibi).
26.Arka beyin, beyincik ve omurilik soğanı olmak üzere iki bölümden oluşur.
27.Beyincik kas faaliyetlerinin düzenli olmasını ve vücut dengesini sağlar.
28.Beyincik beyin gibi iki yarım küreden oluşur. Kabuk kısmında boz, altında ak madde bulunur.
29.Pons (varol köprüsü) beyincik yarım küreleri arasında bağlantı kuran kalın bir sinir demetidir.
30.Omurilik soğanı vücut içi refleks kontrolü yapar. Beyin ve omurilik arasında mesaj iletir. Yutma, çiğneme, do¬laşım, solunum gibi merkezleri bulundurur.
31.Omurilik soğanı yapı olarak omuriliğe benzer. Dış tarafı ak maddeden, iç tarafı boz maddeden oluşur.
32.Beyinden gelen sinirler omurilik soğanından çapraz yaparak geçerler; yani beynin sağ tarafından gelenler sola, sol tarafından gelenler sağa yönelirler.
33.Omurilik beynin tersine dışta ak, içte boz maddeden oluşur. Boz maddede ön (ventral) kök, arka (dorsal) kök ve yan kökler bulunur. Arka kökte duyu nöronları, ön kökte motor nöronlar bulunur.
34.Duyu organlarından gelen impulsların çoğu beyne ulaşmadan önce omurilikte çapraz yapar.
35.Omuriliğin; beyin ve duyu organlar arasında mesaj taşımak, alışkanlık hareketlerini denetlemek ve bazı refleks olaylarını düzenlemek şeklinde üç ayrı görevi vardır.
36.Belli bir uyarana karşı gösterilen ani tepkilere refleks denir.
37.Bir refleks yayında, impulsun oluşmasından tepkinin ortaya çıkışına kadar izlenen yolda yer alan yapılar; duyu organı - arka (dorsal) kök - boz madde - ön (ventral) kök - efektör organ şeklinde sıralanır.
38.İnsanlarda doğuştan gelen ortak reflekslere kalıtsal refleks denir. Örneğin; diz kapağı ve bebeklerdeki emme refleksi.
39.İnsanlarda sonradan kazanılan reflekslere koşullu (şartlı) refleks denir. Örneğin limon görünce ağzın sulanması.
40.Beyin ve omurilikten çıkan sinirler çevresel sinir sistemini oluşturur.
41.İnsanda beyin sinirlerinin en önemlisi vagus, omurilik sinirlerinin en önemlisi ise siyatik sinirleridir. Somatik sinir sistemi isteğimizle çalışan organları yönetir ve miyelinli sinirlerden oluşur. Otonom sinir sistemi isteğimiz dışında çalışan organları yönetir ve miyelinsiz motor sinirlerden oluşur. Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik sinirlerden meydana gelir. Her iç organa biri sempatik, diğeri parasempatik sinir sisteminden gelen bir çift sinir gider.
42.Sempatik ve parasempatik sinirler birbirine zıt çalışır. Göz ışığa duyarlı reseptörlerin (fotoreseptör) bulunduğu çok özelleşmiş bir organdır.
43.Göz dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka, ağ tabaka olmak üzere üç tabakadan oluşur. Sert tabaka (sklera); gözün iç kısımlarını korur ve göz yuvarlağının şeklini sabit tutar. Sert tabaka gözün ön tarafında incelerek ışığı geçiren kornea yı (saydam tabaka) oluşturur. Kornea ışığı kırarak mercek üzerine düşmesini sağlar. Damar tabaka (koroid); gözü besleyen kan damarlarını bulundurur.
44.Damar tabaka gözün ön kısmında kalınlaşarak iris'i oluşturur. İris taşıdığı pigmente göre göze renk verir. İrisin ortasındaki deliğe göz bebeği denir. Göz bebeği büyüyüp küçülerek göze gelen ışık miktarını ayarlar.
45.Göz bebeği az ışıkta büyür, çok ışıkta küçülür, irisin arkasında saydam ve esnek yapıda bir göz merceği bulunur. İnce kenarlı olan mercek, göz bebeğinden gelen ışınları kırarak retinaya düşmesini sağlar.
46.Göze gelen ışığa göre göz merceğinin kalınlığı değiştirilir ve odak uzaklığı ayarlanır. Buna göz uyumu denir.
47.Ağ tabaka (retina), fotoreseptörlerin ve sinirlerin bulunduğu yerdir.
48.Ağ tabakadaki koni reseptörleri ışıkta renkli görmeyi, çomak reseptörleri ise karanlıkta şekli görmeyi sağlar. Göz sinirinin retinayı deldiği yere kör nokta denir. Reseptör bulunmayan bu kısımda görüntü oluşmaz.
49.Kornea ve mercekten geçen eksenin retinaya değdiği yere sarı benek adı verilir. Burada koni hücreleri çok olduğundan görme daha nettir.
50.Göze gelen ışınlar korneada kırıldıktan sonra göz bebeğinden geçer ve merceğe gelir. Mercekte bir kez daha kırıldıktan sonra camsı cismi geçerek retinada ters bir görüntü oluşturur. Bu durum reseptörleri uyarır ve impulslar sinirlerle beynin görme merkezine iletilerek değerlendirilir.
51.Göz yuvarlağının normalden daha uzun olmasıyla ortaya çıkan miyop gözde, görüntü retinanın önüne dü¬şer. Miyoplar uzağı iyi göremezler. Bu göz kusurunda kalın kenarlı mercekler kullanılır.
52.Göz yuvarlağının normalden daha kısa olmasıyla ortaya çıkan hipermetrop gözde, görüntü retinanın arkasına düşer. Hipermetroplar yakını iyi göremezler. Bu göz kusurunda ince kenarlı mercekler kullanılır.
53.Astigmatizm kornea ya da göz merceğinin yüzeyindeki kavislenmede oluşan bozukluktur. Bu göz kusurunda silindirik mercek kullanılır.
54.Prespitlik, yaşlandıkça göz merceğinin esnekliğini kaybetmesidir. Yakını iyi göremeyen bu kişilerde ince kenarlı mercekler kullanılır.
55.Kulak hem işitme hem de denge organıdır. Dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç bölümde incelenir.
56.Dış kulak, kulak kepçesi ve kulak yolundan oluşur.
57.Orta kulak, dıştan kulak zarı ile içten ise oval pencere ile kapatılmıştır.
58.Orta kulakta bulunan çekiç, örs ve üzengi kemikleri ses dalgalarını 20 kat kuvvetlendirerek iç kulaktaki oval pencereye iletir.
59.Orta kulak östaki borusu denilen bir kanalla yutağa açılır. Bu yapı orta kulak ile dış ortam arasındaki hava basıncını dengede tutma görevi yapar.
60.İç kulak; tulumcuk, kesecik ve salyangoz olmak üzere üç kısımda incelenir. Tulumcuk ve kesecik denge ile ilgili kısımlardır.
61.Salyangoz işitme reseptörlerini bulundurur. Salyangozun helezonları açılırsa üstte vestibular, ortada koh- lear, altta timpanik kanal adını alan üç kanaldan meydana geldiği görülür.
62.İşitme reseptörlerinin bulunduğu korti organı kohlear kanalda bulunur.
63.Reseptör hücreler timpanik kanalı kohlear kanaldan ayıran temel zar üzerine yerleşmişlerdir.
64.Kulak kepçesi tarafından toplanan ses dalgaları dış kulak yolundan geçerek kulak zarında titreşimler oluşturur ve orta kulak kemiklerine iletilir. Titreşimler oval pencereden geçtikten sonra vestibular kanaldaki perilenf sıvısında basınç oluşturur. Basınç dalgası timpanik kanala geçer ve perilenf yoluyla yuvarlak pencere zarını orta kulağa doğru iter. Bu durumda temel zar hareket eder ve korti organındaki reseptörler uyarılarak duyu sinirlerinde impulsları başlatır.
65.İç kulakta bulunan tulumcuk, kesecik, yarım daire kanalları ve otolit denilen küçük kristaller dengede görev yapar.
66.Burun boşluğunun üst kısmında sarı bölge adı verilen koku alma alanı bulunur. Bu kısım koku alma reseptörlerini içerir.
67.Koku soğanından çıkan sinirler talamusa uğramadan beyin kabuğundaki koku alma merkezine iletilir.
68.Koku reseptörleri sadece mukus içinde eriyebilen maddelerle uyarılabilir.
69.Koklama duyu organı çabuk yorulur.
70.Dildeki papilla adı verilen yapılarda tat alma cisimcikleri bulunur. Bu cisimcikler reseptör hücrelerden oluşur.
71.Tatlı duyusunu alan duyu hücreleri dilin ön kısmında, acıyı alan arka ucunda, ekşi ve tuzluyu alanlar ise yanlarda daha çok bulunur.
72.Tat alma mekanizması, koku alma mekanizmasına benzer. Tadın alınması için besin maddesinin su veya tükürük içinde erimesi gerekir.
73.Deri dokunma duyu organıdır. Yapısında ayrıca basınç, sıcaklık, ağrı gibi duyuları alabilen mekanoreseptörler bulunur.
74.Deri; üst deri (epidermis) ve alt deri (dermiş) olmak üzere iki tabakadan oluşur.
75.Üst deride kan damarları ve sinirler bulunmaz.
76.Üst derinin korun tabakası yassı ve ölü hücreleri kapsar. Buradaki keratin maddesi deriyi dış etkilere karşı korur. Malpigi tabakası korun tabakasının altında bu¬lunur. Canlı hücrelerden oluşan bu tabakada deriye renk veren melanin pigmenti sentezlenir.
77.Alt deri canlı hücrelerden oluşur. Burada kan damarları ve sinirler bulunur. Ayrıca kıl kökleri, ter bezleri, yağ bezleri, lenf damarları ve çeşitli almaçlar da alt deride yer alır.
SİNİR SİSTEMİ VE DUYU ORGANLARI-özet
Sayın ziyaretçi biliyor musunuz? Bu yazı sizden önce
kişi tarafından okundu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan yazıların ve haberlerin tüm hakları BİYOLOJİALEMİ.COM'a aittir.biyolojialemei.com'un yazılı izni olmadığı sürece sitede yer alan bilgiler; başka bir bilgisayara yüklenemez, değistirilemez, çogaltılamaz, kopyalanamaz, yeniden yayınlanamaz, postalanamaz, dağıtılamaz.
Ancak alıntılanan yazı ve haberlere aktif link verilerek kullanılabilir.
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
Blogger tarafından desteklenmektedir.
0 yorum
LÜTFEN YORUMLARINIZI YAZINIZ